NAMAZ VAKİTLERİ VE TEMKİN HAKKINDA SUÂL VE CEVAPLAR
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere “Temkin” daha ihtiyatlı olmak için yapılmış bir dü- zeltme değil, fıkhî olarak yapılması zarûrî bir düzeltmedir. Ehl-i Sünnet âlim ve astronomları bunu gerekli görmüşlerdir. Çünkü vakit namazın şartıdır ve vakit girmeden namaz kılınamaz. Bu temkine riayet edilmezse hususiyetle imsakta oruç tehlikeye düşmüş olur. Oruca gece- den başlamak gerektiği için yiyip içmeye imsak vaktinden sonra devam edilirse oruç kazaya kalmış olur. Böyle bir duruma düşme tehlikesine binaen Fazilet Takvimi temkinli vakitleri kul- lanmaya devam etmektedir; bu hassasiyeti bilenler bu vakitleri kullanmanın ne kadar mühim olduğunun farkındadırlar. Ancak vakitleri değiştirenler imsaktan sonra insanların sabah namazı vaktini beklemeden uyuma ihtimalini; akşam namazını son vakte kadar bırakma ihtimalini göz önüne alarak böyle bir iki sebebi daha ehemmiyetli bulmuşlar ve takvimlerin ortaya çıkışından itibaren kullanılan temkin vakitlerini kaldırmışlardır. Bu kurallara uyulmama ihtimaline binaen vakit değiştirmek ne kadar doğrudur. Nasıl ki maddi işlerimiz için bazı kurallara uymamız gerekiyorsa; işimize yetişmek için saatimizi kurup kalkıyorsak, havaalanına uçuş saatinden çok önce varıyorsak, bu kuralları esnetemiyorsak, dinimizin direği olan namaz ve oruç gibi ibadetlerimize ait ku- rallara da uyulması gerekmektedir. Ve ibadetlerimizin vakitlerine riayet, dünyalık kurallarla kıyaslanmayacak kadar mühimdir. Miladi 9 Haziran 1913 (Rumi 27 Mayıs) senesine ait takvimdeki vakitler, 9 Haziran 1977’deki Fazilet Takvimi vakitlerine uymaktadır. 11
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=